Irak Türkmen Cephesi (ITC) Genel Başkanı Mehmet Seman Ağa, Türkmen dilinin dünya genelinde Türk dilleri ailesi içerisinde resmen tanınmasının, Türkmen halkının kültürel ve siyasi haklarının güçlendirilmesi yönünde son derece önemli bir gelişme olduğunu belirtti.
Başkan Ağa, yaptığı açıklamada, söz konusu tanınmanın yalnızca sembolik bir adım olarak kalmaması gerektiğini vurgulayarak, uluslararası kuruluşlar tarafından somut ve kalıcı uygulamalarla desteklenmesinin büyük önem taşıdığını ifade etti. Ağa, özellikle dil, kültür ve Türkmenlerin siyasi hakları alanlarında kurumsal çalışmaların hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Türkmenlere yönelik geçmişten bugüne yaşanan ihlallerin ve işlenen suçların uluslararası kamuoyu nezdinde ele alınmasının zorunlu olduğunu belirten Ağa, Irak’taki Türkmenlerin 1950’li yıllardan itibaren çeşitli dönemlerde ciddi mağduriyetler yaşadığını hatırlattı. Ağa, devrik rejim döneminde ve 2003 sonrası süreçte Türkmen bölgelerinin terör örgütleri tarafından hedef alındığını, bu süreçte Türkmen halkının ağır bedeller ödediğini dile getirdi.
Başkan Ağa’nın açıklaması, UNESCO Genel Konferansı’nın Özbekistan’ın Semerkant kentinde aldığı kararla her yıl 15 Aralık tarihinin “Dünya Türk Dili Ailesi Günü” olarak ilan edilmesiyle eş zamanlı olarak yapıldı.
UNESCO’nun aldığı karara göre, Dünya Türk Dili Ailesi Günü; Türk dillerini konuşan halkların ortak dilsel ve kültürel mirasına dikkat çekmeyi, çok dilliliği ve kültürel çeşitliliği teşvik etmeyi amaçlıyor. Tarihin 15 Aralık olarak belirlenmesi ise, 1893 yılında Orhun Yazıtları’nın çözülmesine dayandırılıyor.
Türk Dili Ailesi; Azerbaycan Türkçesi, Kazakça, Kırgızca, Türkçe, Türkmence ve Özbekçe başta olmak üzere birçok dili kapsıyor. Bu dillerin, ana dili olarak dünya genelinde 200 milyondan fazla kişi tarafından konuşulduğu ve yaklaşık 12 milyon kilometrekarelik geniş bir coğrafyaya yayıldığı ifade ediliyor.
Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün ilan edilmesi, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Özbekistan’ın ortak talebi ile 21 üye ülkenin desteği sonucunda, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 71/328 sayılı kararı çerçevesinde hayata geçirildi.